- oturtarak
- seating (prep.)
Turkish-English dictionary. 2013.
Turkish-English dictionary. 2013.
kazık — is., ğı 1) Toprağa çakılmak için hazırlanmış, ucu sivri demir veya ağaç Hayvanı kazığa bağlamak. Çadır kazığı. 2) Direk, sopa 3) Yapıların temelinde kullanılan, toprağa çakılan veya toprak içine giren tahta, maden veya betonarmeden silindir,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
hacamat — is., esk., Ar. ḥacāmet 1) Vücudun herhangi bir yerini hafifçe çizip üzerine boynuz, bardak veya şişe oturtarak kan alma 2) argo Hafif yaralama Birleşik Sözler hacamat baltası hacamat şişesi Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller … Çağatay Osmanlı Sözlük
kazığa vurmak — esk. bir kimseyi yere dikilmiş ucu sivri bir kazığa oturtarak öldürmek Münasebetsizliklerine mukabele edeni ihtimal kazığa vuracak, derisini yüzecek, akla gelmedik kaba bir vahşetle öldürecekti. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük